Avrupa genelinde aşırı sağ partilerin oy oranlarında dikkat çeken artışlar yaşanıyor. Özellikle Fransa, Almanya, İtalya ve Hollanda gibi ülkelerde ulusal kimlik, göçmen karşıtlığı ve güvenlik politikaları ön plana çıkarken, yaklaşan Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesi siyasi dengeler yeniden şekilleniyor. Uzmanlar, bu yükselişin Avrupa Birliği'nin geleceği açısından kritik sonuçlar doğurabileceği görüşünde.
Aşırı sağın yükseliş nedenleri
-
Göç karşıtlığı ve ulusal egemenlik vurgusu, seçmenler nezdinde aşırı sağa olan ilgiyi artırıyor.
-
Ekonomik krizler, sosyal eşitsizlik ve güvenlik endişeleri, radikal çözümlere yönelimi besliyor.
-
Avrupa Birliği’nin merkezi politikalarına yönelik güvensizlik, “Brüksel karşıtı” söylemleri güçlendiriyor.
Avrupa Parlamentosu'nda aşırı sağın etkisi
-
Aşırı sağ partiler, önceki seçimlere kıyasla daha fazla sandalye elde etme potansiyeline sahip.
-
Bu durum, göç, çevre politikaları, yargı bağımsızlığı ve dış ilişkiler gibi alanlarda Avrupa Birliği kararlarını doğrudan etkileyebilir.
-
Merkez sağ ve merkez sol partiler, oy kaybını önlemek için ortak cephe oluşturmayı tartışıyor.
Ülke bazında öne çıkan gelişmeler
-
Fransa’da Marine Le Pen’in liderliğindeki Ulusal Birlik Partisi, son anketlerde önde görünüyor.
-
Almanya’da Alternatif için Almanya (AfD) partisi, özellikle doğu eyaletlerinde ikinci sıraya yükseldi.
-
İtalya’da Giorgia Meloni liderliğindeki İtalya’nın Kardeşleri partisi iktidarda yer alarak aşırı sağın Avrupa düzeyinde temsilini artırıyor.
-
Hollanda ve İsveç’te de benzer eğilimler güç kazanıyor.
Uluslararası tepkiler ve endişeler
-
Avrupa Komisyonu yetkilileri, demokratik değerlerin korunması ve çoğulculuğun desteklenmesi yönünde çağrılarda bulunuyor.
-
Sivil toplum kuruluşları, göçmen hakları, LGBTİ+ bireylerin özgürlükleri ve ifade özgürlüğü konusunda kaygılarını dile getiriyor.
-
Aşırı sağın yükselişi, Avrupa kıtasının birlik ve dayanışma anlayışını tehdit eden bir unsur olarak değerlendiriliyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: