Donald Trump’ın Çin’e yönelik tarifeleri artırma vaadi ve Biden yönetiminin yerli üretimi teşvik eden stratejileri, ABD-Çin ticari ilişkilerinde yeniden soğuk rüzgarlar estiriyor. Her iki ülke de birbirini teknoloji transferi, haksız rekabet ve ekonomik güvenlik konularında suçlarken, karşılıklı tarifeler yeniden masaya konuluyor.
Bu durum, yalnızca iki ülkeyi değil, tüm dünyayı etkileyebilecek küresel ölçekte ekonomik bir dalgalanmanınhabercisi olabilir.
Küresel büyüme üzerindeki etkisi
IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası kurumlar, ABD ile Çin arasında yaşanabilecek yeni bir ticaret savaşının, küresel büyümeyi yavaşlatabileceği uyarısında bulunuyor.
Gümrük tarifelerinin artması, ticaret hacmini daraltırken, özellikle imalat ve teknoloji sektörlerinde küresel arz zincirleri büyük zarar görebilir.
Oxford Economics’e göre, ABD ile Çin arasında uygulanacak %25’lik karşılıklı tarifeler, dünya ekonomisinin büyümesini 0.6 puan aşağı çekebilir.
Tedarik zincirlerinde kırılma riski
Çin, birçok ürün için dünyanın üretim merkezi konumunda. ABD’nin Çin menşeli ürünlere getirdiği tarifeler, alternatif tedarik kaynakları arayışını hızlandırsa da, bu geçişin kısa vadede maliyetli ve yavaş olacağı öngörülüyor.
Apple, Tesla ve Amazon gibi çok uluslu şirketler, üretimlerini Vietnam, Hindistan ve Meksika gibi ülkelere kaydırmaya çalışsa da bu süreç büyük ölçekli yatırım ve zaman gerektiriyor.
Enflasyon ve fiyat dalgalanmaları
Ticaret savaşları yalnızca arzı değil, tüketici fiyatlarını da doğrudan etkiliyor.
ABD'nin Çin'den ithal ettiği elektronik, giyim ve ev ürünlerine gelen ek vergiler, fiyatları artırarak iç pazarda enflasyonist baskı oluşturuyor.
Bu durum, özellikle düşük ve orta gelirli tüketiciler için satın alma gücünün düşmesine neden olabilir.
Benzer şekilde Çin'de de ABD menşeli ürünlerin maliyeti artıyor ve bu da karşılıklı talep düşüşüne yol açıyor.
Gelişmekte olan ülkeler için çifte baskı
ABD-Çin ticaret savaşı, gelişmekte olan ülkeler üzerinde de ciddi baskı yaratabilir.
Bir yandan küresel talepteki yavaşlama, ihracat gelirlerini azaltırken, diğer yandan küresel finansal oynaklık bu ülkelerin döviz kuru ve borçlanma koşullarını zorlaştırabilir.
Özellikle Asya ve Afrika’daki birçok ülke, Çin’e olan ticari bağımlılık nedeniyle dolaylı olarak zarar görebilir.
Jeopolitik gerilimleri tetikleyebilir
Ticaret savaşları sadece ekonomiyle sınırlı kalmaz; jeopolitik dengeleri de etkileyebilir. ABD'nin Çin'e yönelik ekonomik baskıyı artırması, Pekin'in Rusya, İran veya Küresel Güney ülkeleriyle olan ilişkilerini daha da derinleştirmesine neden olabilir.
Bu da ABD liderliğindeki küresel ticaret düzenine alternatif ittifaklar doğurabilir.
Uzmanlar ne diyor?
Ekonomi profesörü Nouriel Roubini, “Yeni bir ABD-Çin ticaret savaşı yalnızca ekonomik değil, yapısal bir kopuşa işaret eder. Bu, 21. yüzyılın ekonomik kutuplaşmasının başlangıcı olabilir,” yorumunu yapıyor.
Harvard Kennedy School’dan Dani Rodrik ise, “Ekonomik milliyetçilik artarken, serbest ticaret sisteminin istikrarı giderek sorgulanıyor,” uyarısında bulunuyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: