Gazze’ye insani yardım taşımak için yola çıkan Madleen gemisine İsrail ordusunun uluslararası sularda müdahale etmesi, dünya kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Türkiye Dışişleri Bakanlığı, 9 Haziran sabahı yaptığı yazılı açıklamayla, İsrail’in bu eylemini uluslararası hukukun açık bir ihlali olarak nitelendirdi ve sert tepki gösterdi. Gemide aralarında iki Türk aktivistin de bulunduğu 12 insan hakları savunucusu bulunuyordu.
İsrail’in, Özgürlük Filosu Koalisyonu’na ait 18 metrelik yelkenliyi durdurarak aktivistleri alıkoyması, Gazze’deki ablukayı kırmayı amaçlayan insani yardım çabalarına ağır bir darbe indirdi. Bakanlık, İsrail’in açlığı bir silah olarak kullandığı ve insani yardımları engellediği soykırım politikalarına karşı uluslararası toplumun tepkisinin süreceğini vurguladı. Peki, Madleen gemisine ne oldu, bu müdahale neden bu kadar tepki çekti ve uluslararası toplum nasıl bir tavır sergiliyor?
Madleen gemisine müdahale: Olayın detayları
Madleen gemisi, 1 Haziran’da İtalya’nın Katanya limanından Gazze’ye tıbbi malzeme, bebek maması, un, pirinç ve su arıtma kitleri gibi insani yardım malzemeleri taşımak üzere yola çıktı. Özgürlük Filosu Koalisyonu’nca organize edilen gemi, Greta Thunberg, Avrupa Parlamentosu üyesi Rima Hassan ve Türk aktivistler Yasemin Acar ile Şuayb Ordu gibi isimlerden oluşan 12 kişilik bir mürettebata sahipti. 9 Haziran gece yarısı, gemi Gazze’ye yaklaşık 185 kilometre mesafede uluslararası sularda seyrederken, İsrail donanmasına ait beş bot tarafından kuşatıldı.
İsrail ordusu, gemiye çıkarak mürettebatla iletişimi kesti ve aktivistleri alıkoydu. Yasemin Acar, müdahale öncesi sosyal medyada paylaştığı videoda, İsrail dronlarının gemiye kimyasal içerikli beyaz bir sıvı döktüğünü ve gözlerinin yandığını belirtti. Şuayb Ordu ise, herhangi bir direniş göstermeyeceklerini ve barışçıl bir tutum sergileyeceklerini ifade etti. İsrail Dışişleri Bakanlığı, aktivistlerin Aşdod Limanı’na götürüldüğünü ve ülkelerine sınır dışı edileceğini duyurdu.
Dışişleri Bakanlığı’nın tepkisi
Dışişleri Bakanlığı, İsrail’in Madleen gemisine müdahalesini “menfur bir saldırı” olarak tanımladı ve Netanyahu hükümetini terör devleti olmakla suçladı. Açıklamada, müdahalenin seyrüsefer serbestisini ve deniz güvenliğini tehdit ettiği vurgulandı. Bakanlık, İsrail’in Gazze’deki ablukasının 2 milyon insanı açlığa ve felakete sürüklediğini belirterek, uluslararası toplumun bu soykırım politikalarına karşı durması gerektiğini ifade etti.
Bakanlık, gemideki Türk vatandaşlarının durumunu yakından takip ettiğini ve Malta makamlarıyla iş birliği içinde çalıştığını bildirdi. Türk aktivistlerin güvenliği için diplomatik girişimlerin sürdüğü belirtilirken, İsrail’in bu tür eylemlerle insanlık değerlerini savunanları susturamayacağı kaydedildi.
Uluslararası yankılar
Madleen gemisine yapılan müdahale, uluslararası toplumda geniş çaplı tepkilere yol açtı. BM Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese, geminin acilen serbest bırakılması çağrısında bulundu ve müdahale sırasında yaralanan olmadığını aktardı. ABD Kongre üyeleri Rashida Tlaib, Alexandria Ocasio-Cortez ve Ilhan Omar, İsrail’in 2010’daki Mavi Marmara saldırısına atıfta bulunarak, bu eylemin uluslararası hukuku ihlal ettiğini belirtti. İrlanda Dışişleri Bakanı Harris, geminin silahsız olduğunu ve herhangi bir güç kullanımının hukuka aykırı olacağını vurguladı.
Hamas, aktivistlerin güvenliğinden İsrail’i sorumlu tutarken, sosyal medyada “MadleenGemisi” etiketiyle binlerce paylaşım yapıldı. Kullanıcılar, İsrail’in insani yardım çabalarını engellemesini kınarken, aktivistlerin serbest bırakılması için çağrıda bulundu. Gazze’deki insani krizin derinleşmesi, uluslararası kamuoyunun bu olaya olan ilgisini artırıyor.
Madleen gemisine yapılan müdahale, İsrail’in Gazze ablukasının ve insani yardım engellemelerinin yeni bir örneği oldu. Türkiye’nin sert tepkisi, uluslararası hukukun çiğnendiği bu olayda yalnız olmadığını gösteriyor. 12 aktivistin alıkonulması ve geminin Aşdod’a çekilmesi, Gazze’deki krize dikkat çekme çabasını gölgelese de, insanlık değerlerini savunanların sesi yükselmeye devam ediyor. Uluslararası toplumun bu hukuksuzluğa vereceği yanıt, bölgedeki insani krizin geleceğini şekillendirecek.
Yorumlar
Kalan Karakter: