İsrail’in 13 Haziran’da İran’a yönelik başlattığı “Yükselen Aslan” hava operasyonlarının yedinci gününde, Türk hava sahasının ihlal edildiğine dair iddialar gündeme geldi. Milli Savunma Bakanlığı (MSB), bu iddiaları net bir şekilde yalanlayarak, İsrail uçaklarının Türk hava sahasını kullanmadığını açıkladı. Bakanlık, saldırının başlangıcından itibaren hava hareketliliğinin yakından izlendiğini ve olası bir ihlale karşı Türk jetlerinin alarm durumuna geçtiğini bildirdi. Bu açıklama, sosyal medyada yayılan spekülasyonları ve bölgesel gerilimlerin Türkiye’ye yansımalarına dair endişeleri gidermeyi amaçlıyor. İşte MSB’nin açıklamasının detayları ve olayın arka planı.
MSB’nin açıklaması: İhlal iddiası doğru değil
Milli Savunma Bakanlığı, 19 Haziran’da haftalık basın bilgilendirme toplantısında, İsrail’in İran’a yönelik hava saldırıları sırasında Türk hava sahasını ihlal ettiği iddialarına yanıt verdi. MSB Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Tuğamiral Zeki Aktürk, “İsrail uçaklarının saldırının ilk günü hava sahamızı ihlal ettiğine yönelik bilgi doğru değildir. Saldırının ilk anından itibaren tarafların hava hareketliliği takip edilmiş, İsrail jetlerinin hava sahamızı ihlal etme ihtimali üzerine alarm reaksiyon uçaklarımız havalanmış ve kendi sınırlarımız içerisinde alarm reaksiyon ve hava devriye görevleri icra etmeye başlamıştır” dedi. Bakanlık, Türk Hava Kuvvetleri’nin F-16 jetleri ve yerli radar sistemleriyle hava sahasını 7/24 koruduğunu, herhangi bir ihlalin tespit edilmediğini vurguladı. Bu açıklama, bazı sosyal medya hesaplarında ve haber kaynaklarında yer alan “İsrail jetleri Türk hava sahasını kullandı” iddialarını çürüttü.
Hava savunma sistemi ve sınır güvenliği
MSB, İsrail-İran çatışmasının bölgesel güvenliğe etkilerine karşı Türkiye’nin aldığı önlemleri de detaylandırdı. Bakanlık, hava ve füze savunma sistemlerinin harbe hazırlık seviyesinin en üst düzeyde tutulduğunu belirtti. “Türkiye’nin hava savunmasını çok katmanlı ve bütüncül bir yapıda sağlamak amacıyla, yerli ve milli radar ile hava savunma sistemlerinin yanı sıra komuta kontrol kabiliyetlerini geliştirme çalışmalarımız sürüyor” ifadeleri kullanıldı. Çelik Kubbe projesi kapsamında geliştirilen SİPER, HİSAR ve KORKUT gibi yerli sistemler, Türkiye’nin hava savunma kapasitesini güçlendiriyor. Ayrıca, İran sınırında olası bir göç dalgasına karşı da önlemler alındı. MSB, “İran’dan Türkiye’ye kontrolsüz bir göç hareketliliği bulunmamaktadır. Bu iddialar dezenformasyondur” diyerek, sınırda teknolojik sistemler ve personelle 7/24 denetim yapıldığını açıkladı. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, bölgesel çatışmalara karşı her senaryoya hazırlıklı olduğu vurgulandı.
Bölgesel gerilim ve Türkiye’nin tutumu
İsrail’in İran’ın nükleer ve askeri tesislerine yönelik saldırıları, 78 kişinin ölümü ve 320’den fazla yaralıyla sonuçlandı. İran, 15 Haziran’dan itibaren Tel Aviv’deki stratejik hedeflere füze ve SİHA saldırılarıyla misilleme yaptı. Bu çatışma, Hürmüz Boğazı’nda sevkiyat risklerini artırırken, Türkiye’nin hava sahası ve sınır güvenliği konusundaki hassasiyeti öne çıktı. MSB, İsrail’in saldırgan politikalarını eleştirerek, “İran’ın nükleer programıyla ilgili diplomatik müzakereler devam ederken, İsrail uluslararası hukuku ihlal ederek komşumuz İran’a saldırmıştır. Bu, bölgedeki kırılgan dengeleri bozmaktadır” dedi. Türkiye, çatışmanın genişlememesi için itidal çağrısı yaparken, hava sahasının korunmasında kararlı bir duruş sergiliyor. 23 Haziran’da Konya’da başlayacak Anadolu Kartalı-2025 Tatbikatı, ABD, Azerbaycan, Suudi Arabistan gibi ülkelerin katılımıyla Türkiye’nin hava savunma kapasitesini sergileyecek bir platform olacak.
Yorumlar
Kalan Karakter: