İrlanda, İsrail’in işgal altındaki Filistin topraklarında kurduğu yasa dışı yerleşimlerle ticareti yasaklayan yasayı onay sürecine sokarak Avrupa’da bir ilke imza atmaya hazırlanıyor. Gazze’deki sivil kayıplara ve Batı Şeria’daki yerleşim politikalarına karşı sert bir duruş sergileyen İrlanda, bu adımla uluslararası toplumda dikkat çekiyor. Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Simon Harris, kararın hem hukuki hem de ahlaki bir zorunluluk olduğunu vurguladı. Yasa tasarısı, İsrail’in yasa dışı yerleşimlerinden gelen malların ithalatını engellemeyi ve bu bölgelerle ekonomik ilişkileri kesmeyi hedefliyor. Bu karar, İrlanda’nın Filistin meselesindeki ilkeli duruşunu güçlendirirken, diğer Avrupa ülkelerine de örnek olabilecek bir ekonomik baskı unsuru olarak değerlendiriliyor.
Yasa tasarısı neyi kapsıyor?
İrlanda’nın İşgal Edilmiş Topraklar Yasa Tasarısı, 2018’de Bağımsız Senatör Frances Black tarafından ilk kez önerildi ve İsrail’in Batı Şeria ile Doğu Kudüs’teki yasa dışı yerleşimlerinden gelen ürün ve hizmetlerin ithalatını yasaklamayı amaçlıyor. Reuters’a göre, yasa tasarısı şu maddeleri içeriyor: Yerleşimlerde üretilen malların İrlanda’ya girişi yasaklanacak, bu bölgelerle her türlü ticaret durdurulacak ve yasağa uymayan şirketler 250 bin avroya kadar para cezası veya 5 yıla kadar hapisle karşı karşıya kalabilecek. Ancak, hükümetin mevcut planları, hizmetleri (örneğin Airbnb gibi platformların turizm hizmetlerini) kapsam dışı bırakıyor, bu da yasanın etkisini sınırlayabileceği yönünde eleştirilere yol açıyor. The Guardian’a göre, İrlanda’nın bu yerleşimlerle ticareti oldukça sınırlı, 2020-2024 yılları arasında yalnızca 685 bin avro değerinde ürün ithal edildi. Yine de kararın sembolik etkisi büyük.
İrlanda’nın Filistin’e desteği ve kararın arka planı
İrlanda, Filistin meselesinde uzun süredir net bir duruş sergiliyor. 2024’te İspanya ve Norveç ile birlikte Filistin devletini tanıyan İrlanda, İsrail’in Gazze’deki eylemlerini sert şekilde eleştirdi. Financial Times’a göre, Temmuz 2024’te Uluslararası Adalet Divanı’nın (ICJ) İsrail’in işgalinin yasa dışı olduğuna dair verdiği danışma görüşü, bu yasanın ilerlemesi için hukuki bir zemin sağladı. İrlanda, bu görüşü temel alarak, yasa dışı yerleşimlerle ticareti desteklemenin uluslararası hukuka aykırı olduğunu savunuyor. Simon Harris, The Irish Times’a yaptığı açıklamada, “Bu, küçük bir ülkenin büyük bir adım atmasıdır. Diğer Avrupa ülkelerinin de bizi takip etmesini umuyorum” dedi. İrlanda’nın 1980’lerde Güney Afrika apartheid rejimine karşı aldığı ticari yasak kararına atıfta bulunan Harris, ülkesinin tarihsel olarak adaletten yana tavır aldığını vurguladı.
Kararın uluslararası yankıları ve eleştiriler
İrlanda’nın bu adımı, İsrail ve müttefikleri tarafından tepkiyle karşılandı. İsrail’in İrlanda Büyükelçisi Dana Erlich, yasayı “anti-İsrail” olarak nitelendirirken, Başbakan Benjamin Netanyahu, kararın “özgür ticarete aykırı” olduğunu savundu. NPR’ye göre, ABD’deki bazı lobiler ve politikacılar, yasanın İrlanda’daki Amerikan şirketlerini etkileyebileceği gerekçesiyle endişelerini dile getirdi. Öte yandan, insan hakları örgütleri ve Filistin destekçileri, kararı tarihi bir adım olarak övdü. Christian Aid İrlanda’dan Conor O’Neill, “Bu yasa, yasa dışı yerleşimlerin finanse edilmesine karşı ahlaki bir duruş” dedi. Ancak, bazı aktivistler, hizmetlerin kapsam dışı bırakılmasını eleştirerek, yasanın Airbnb gibi platformları kapsamaması halinde etkisinin zayıf kalacağını belirtiyor. Middle East Eye’a göre, 400’den fazla İrlandalı hukukçu, yasanın orijinal haliyle, yani hizmetleri de kapsayacak şekilde kabul edilmesi için hükümete baskı yapıyor.
İrlanda’nın bu cesur hamlesi, Avrupa’da İsrail’e yönelik ekonomik baskının önünü açabilir. Ancak, yasanın nihai hali ve diğer ülkelerin bu adıma nasıl yanıt vereceği, kararın küresel etkisini belirleyecek. İrlanda, Filistin meselesinde bir kez daha vicdanlı bir duruş sergileyerek, uluslararası toplumun dikkatini Gazze ve Batı Şeria’daki insan hakları ihlallerine çekiyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: