İsrail, İran’ın başkenti Tahran’a yönelik geniş çaplı bir hava saldırısı başlattı. 13 Haziran Cuma günü sabah saatlerinde gerçekleşen operasyon, İran’ın nükleer programını, balistik füze üretim tesislerini ve askeri altyapısını hedef aldı. Saldırılar, Tahran’ın çeşitli bölgelerinde şiddetli patlamalara yol açarken, İran Devrim Muhafızları Ordusu Komutanı Hüseyin Selami’nin hayatını kaybettiği bildirildi. İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), operasyonu “önleyici, hassas ve birleşik” bir saldırı olarak tanımladı ve İran’ın nükleer silah geliştirme kapasitesine darbe vurmayı amaçladığını vurguladı.
Saldırılar, Ortadoğu’da zaten yüksek olan gerilimi daha da tırmandırdı. İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, İsrail’i “kaçınılmaz sonuçlarla” tehdit ederken, İran Genelkurmay Başkanlığı Sözcüsü Ebulfazl Şikarçi, ABD’nin saldırılarda rol oynadığını iddia ederek misilleme sözü verdi. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ise ülkesinin operasyonda yer almadığını ve önceliğinin bölgedeki Amerikan güçlerini korumak olduğunu belirtti. Olay, bölgedeki güç dengelerini ve küresel güvenlik dinamiklerini derinden etkileyebilecek bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor.
Operasyonun detayları ve hedefler
İsrail Savunma Kuvvetleri, “Yükselen Aslan” adı verilen operasyonun ilk aşamasını 13 Haziran sabahı tamamladığını duyurdu. IDF’ye göre, İsrail Hava Kuvvetleri’ne ait onlarca savaş uçağı, Tahran’ın 225 kilometre güneyindeki Natanz nükleer tesisini iki kez hedef aldı. İran devlet televizyonu, tesisin çevresinde dumanların yükseldiğini, ancak sızıntı olmadığını bildirdi. Ayrıca, balistik füze üretim tesisleri, hava savunma sistemleri ve Devrim Muhafızları’na ait askeri üsler de vuruldu. Operasyonda, F-35 Lightning II hayalet uçakları dahil 100’den fazla uçak kullanıldı ve saldırılar yaklaşık 3,5 saat sürdü.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, saldırının İran’ın nükleer zenginleştirme programının “kalbine” yönelik olduğunu belirtti. Netanyahu, İran’ın üç yıl içinde 10 bin balistik füze üretme hedefinin kabul edilemez olduğunu ve operasyonun bu kapasiteyi ciddi şekilde sekteye uğrattığını savundu. IDF, tüm uçakların güvenli şekilde üslerine döndüğünü ve operasyonun hedeflerine ulaştığını vurguladı. Ancak, İran tarafı, hava savunma sistemlerinin saldırıları büyük ölçüde engellediğini ve hasarın sınırlı olduğunu iddia etti. Tahran’daki bazı sivil yerleşim yerlerinde hasarlı binalar ve araçlar görüntülenirken, kurtarma ekipleri bölgede çalışmalara başladı.
Hüseyin Selami’nin ölümü ve İran’ın tepkisi
İran resmi haber ajansı IRNA, İsrail’in Tahran’daki Devrim Muhafızları Ordusu merkezini hedef aldığını ve Komutan Hüseyin Selami’nin saldırıda hayatını kaybettiğini duyurdu. Selami, İran’ın askeri stratejisinde kilit bir figür olarak biliniyordu ve özellikle İsrail’e karşı sert söylemleriyle tanınıyordu. Ayrıca, İran Atom Enerjisi Kurumu’nun eski başkanı Feridun Abbasi ve nükleer bilimci Muhammed Mehdi Tehrançi’nin de öldürüldüğü bildirildi. Ancak, İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri’nin hayatta olduğu ve karargâhta görevine devam ettiği belirtildi.
İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, saldırıları “Siyonist rejimin suçları” olarak nitelendirerek, İsrail’in “acı verici bir kaderle” yüzleşeceğini söyledi. İran Genelkurmay Sözcüsü Ebulfazl Şikarçi, saldırılarda ABD’nin İsrail’e destek sağladığını öne sürdü ve “İsrail ve ABD ağır bir bedel ödeyecek” dedi. İran, BM Şartı’nın 51. maddesi uyarınca meşru müdafaa hakkını kullanacağını açıklarken, nükleer tesislere yönelik saldırıların “kırmızı çizgi” olduğunu vurguladı. Tahran, misilleme hazırlıklarına başladığını duyurdu, ancak henüz somut bir adım atılmadı.
Uluslararası tepkiler ve bölgesel etkiler
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, İsrail’in saldırıyı “meşru müdafaa” gerekçesiyle gerçekleştirdiğini bildirdiğini, ancak ABD’nin operasyona katılmadığını açıkladı. Rubio, İran’ı ABD çıkarlarını veya personelini hedef almaması konusunda uyardı ve bölgedeki Amerikan güçlerinin korunmasının öncelik olduğunu belirtti. Beyaz Saray, İsrail’in nükleer ve petrol tesislerini vurmaktan kaçındığını, bunun yerine askeri hedeflere odaklandığını doğruladı. Bu, ABD’nin daha geniş bir bölgesel savaştan kaçınma çabasını yansıtıyor.
Avrupa Birliği, saldırıları “hedefli ve orantılı” bir tepki olarak nitelendirerek, İsrail’in meşru müdafaa hakkını tanıdı. Ancak, İngiltere ve Almanya, tarafları itidale çağırdı. Suriye devlet medyası, İsrail’in aynı saatlerde Suriye’nin orta ve güneyindeki askeri tesislere de saldırdığını bildirdi, ancak İsrail bu iddiaları doğrulamadı. Bölgedeki İran destekli gruplar, özellikle Hizbullah ve Yemen’deki Husiler, İsrail’e karşı misilleme tehditlerinde bulundu. Bu durum, çatışmanın Lübnan, Suriye ve Yemen’e yayılma riskini artırıyor.
Saldırılar, İran’ın 1 Ekim’de İsrail’e düzenlediği 200 balistik füze saldırısına misilleme olarak gerçekleşti. İran, o saldırıyı, Hamas lideri İsmail Haniye, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah ve Devrim Muhafızları komutanı Abbas Nilfuruşan’ın öldürülmesine yanıt olarak düzenlemişti. İsrail’in 26 Ekim’deki sınırlı misillemesi, nükleer ve petrol tesislerini hedef almamıştı. Ancak 13 Haziran operasyonu, çok daha geniş kapsamlı ve doğrudan İran’ın stratejik altyapısına yönelik bir hamle olarak dikkat çekiyor. Bölgedeki gerilim, topyekûn bir savaşa evrilme potansiyeli taşıyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: