Gazze’nin ilk ve tek kadın balıkçısı Madleen Kulab, İsrail’in ablukası altında geçen bir ömürde cesareti ve direnişiyle dünya çapında bir sembol haline geldi. 30 yaşındaki dört çocuk annesi Kulab’ın hikâyesi, sadece bir balıkçının mücadelesini değil, aynı zamanda Gazze halkının yokluk ve baskıya karşı ayakta kalma azmini yansıtıyor. Onun adına ithaf edilen Madleen gemisi, 1 Haziran’da İtalya’dan yola çıkarak Gazze’ye insani yardım ulaştırmayı hedefledi, ancak İsrail’in uluslararası sulardaki müdahalesiyle engellendi.
Madleen’in “Denizi ben seçmedim, deniz beni seçti” sözleri, onun hayatını özetliyor. Babasının hastalığıyla 13 yaşında devraldığı balıkçılık mesleği, onu Gazze’nin Al-Shati kampından uluslararası dayanışma ağlarına taşıdı. İsrail’in teknelerini yok etmesine, evini yıkmasına ve babasını öldürmesine rağmen pes etmeyen Kulab, şimdi Madleen gemisiyle direnişin yeni bir simgesi oldu. Peki, Madleen Kulab’ın hikâyesi nasıl bu kadar güçlü bir etki yarattı, gemi neden onun adını taşıyor ve bu olay dünya için ne anlama geliyor?
Madleen Kulab’ın mücadele dolu hayatı
Madleen Kulab, 1995’te Gazze’nin Al-Shati kampında doğdu. Balıkçı bir ailenin kızı olarak, 6 yaşından itibaren babası Mahrous Kulab ile denize açıldı. 13 yaşında, babasının felç geçirmesiyle ailenin geçimini üstlendi. 3 deniz miliyle sınırlı sularda, İsrail donanmasının tehditleri altında balıkçılık yaptı. Al Jazeera’ya göre, Kulab, sardalya gibi balıklardan yaptığı yemeklerle tanındı ve yerel pazarda sadık bir müşteri kitlesi oluşturdu. 2023’te İsrail’in hava saldırısında babasını kaybetti; aynı dönemde, dokuz aylık hamileyken Khan Yunus, Rafah ve Deir el-Balah arasında yer değiştirdi. Doğumu, tıbbi destek olmadan, 40 kişinin kaldığı bir odada gerçekleşti.
Madleen gemisi ve İsrail’in müdahalesi
Madleen gemisi, Özgürlük Filosu Koalisyonu’nun Gazze ablukasını kırmayı amaçlayan misyonunun bir parçası olarak, 1 Haziran’da Katanya’dan yola çıktı. Gemide Greta Thunberg, Rima Hassan ve Türk aktivistler Yasemin Acar ile Şuayb Ordu gibi 12 kişi bulunuyordu. Tıbbi malzeme, bebek maması ve su arıtma kitleri taşıyan gemi, 9 Haziran’da Gazze’ye 185 kilometre mesafede İsrail donanması tarafından durduruldu. Aktivistler, dronların gemiye kimyasal sıvı püskürttüğünü bildirdi; iletişim kesildi ve 12 kişi Aşdod Limanı’na götürülerek sınır dışı edilmeye hazırlanıyor. Türkiye Dışişleri Bakanlığı, müdahaleyi uluslararası hukukun ihlali olarak kınadı.
Direnişin simgesi olarak Madleen
Madleen Kulab’ın hikâyesi, İrlandalı bir aktivistin önerisiyle gemiye adını verdi. Kulab, geminin kendisi için bir onur olduğunu, ancak asıl mesajın Gazze’nin unutulmadığı olduğunu belirtti: “Adım dalgaların üstünde. Bu bile yeter.” İsrail’in teknelerini yok etmesi, Kulab’ı balıkçılıktan koparsa da, onun uluslararası dayanışma ağlarıyla kurduğu bağlar, hikâyesini küresel bir direniş sembolüne dönüştürdü. Fransa, İrlanda ve BM’den gelen tepkiler, Madleen gemisinin misyonunun etkisini gösteriyor. Kulab’ın dört çocuğuyla, yıkık evinde sürdürdüğü yaşam, Gazze’nin direncini temsil ediyor.
Madleen Kulab’ın cesareti, İsrail’in ablukasına karşı hem denizde hem de uluslararası arenada yankılanıyor. Madleen gemisi, onun adını taşıyarak Gazze’deki insani krize dikkat çekti ve dünya kamuoyunda adalet talebini güçlendirdi. Kulab’ın “Bizi yok edemezler” sözleri, direnişin bitmeyeceğini kanıtlıyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: