Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Dünya Bankası’nın Türkiye için 2025 büyüme tahminini yüzde 2,6’dan yüzde 3,1’e yükseltmesini değerlendirdi. Sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, bu revizyonun ekonomi programına duyulan güvenin bir göstergesi olduğunu vurgulayan Şimşek, küresel ekonomilerin yüzde 70’inin büyüme beklentilerinin düşürüldüğü bir ortamda Türkiye’nin pozitif ayrıştığını belirtti. Bakan, sürdürülebilir yüksek büyüme hedefiyle uyumlu politikaları kararlılıkla devam ettireceklerini ifade etti.
Dünya Bankası’nın Küresel Ekonomik Beklentiler Raporu, Türkiye ekonomisinin 2025’te yüzde 3,1, 2026’da yüzde 3,6 ve 2027’de yüzde 4,2 büyüyeceğini öngörüyor. Şimşek’in açıklamaları, uygulanan ekonomi politikalarının uluslararası arenada güven kazandığını ve Türkiye’nin ekonomik istikrar yolunda emin adımlarla ilerlediğini ortaya koyuyor. Bu gelişme, hem yerli hem de yabancı yatırımcılar için olumlu bir sinyal olarak değerlendiriliyor.
Dünya Bankası’nın yukarı yönlü revizyonu
Dünya Bankası, Küresel Ekonomik Beklentiler Raporu’nda Türkiye için 2025 büyüme tahminini 0,5 puan artırarak yüzde 3,1’e çıkardı. Raporda, Türkiye ekonomisinin 2026’da yüzde 3,6, 2027’de ise yüzde 4,2 büyüyeceği öngörülüyor. Küresel ekonomilerin yaklaşık yüzde 70’inin büyüme tahminlerinin aşağı çekildiği bir dönemde, Türkiye’nin yukarı yönlü revizyon alması dikkat çekiyor. Bu durum, uygulanan Orta Vadeli Program’ın (OVP) uluslararası finans kuruluşları nezdinde güven kazandığını gösteriyor.
Şimşek, sosyal medya paylaşımında, “Programımıza duyulan güvenle beklentiler iyileşiyor. Sürdürülebilir yüksek büyümenin temellerini sağlamlaştıran politikalarımıza kararlılıkla devam edeceğiz,” diyerek hükümetin ekonomi politikalarına olan bağlılığını vurguladı. Türkiye’nin büyüme performansı, küresel yavaşlama beklentilerine rağmen güçlü bir toparlanma sinyali veriyor. Dünya Bankası’nın revizyonu, Türkiye’nin dış ticaret ortaklarındaki toparlanma ve iç talepteki dengelenme gibi faktörlere dayanıyor.
Ekonomi politikalarına uluslararası güven
Şimşek’in liderliğinde uygulanan OVP, fiyat istikrarı, mali disiplin ve sürdürülebilir cari açık hedeflerine odaklanıyor. Program, 2023’ün ikinci yarısında devreye alınmış ve kısa sürede makroekonomik göstergelerde iyileşmeler sağlamıştı. Cari açığın milli gelire oranı yüzde 5,5’ten yüzde 1’in altına inerken, Merkez Bankası rezervleri güçlendi. Şimşek, bu kazanımların sürdürülebilir büyüme için sağlam bir zemin oluşturduğunu ifade ediyor.
Uluslararası finans çevrelerinde de programın etkisi görülüyor. Dünya Bankası, 2023’te Türkiye’ye 17 milyar dolar finansman taahhüdünü 35 milyar dolara çıkarmıştı. Bu, özel sektör yatırımları ve yapısal reformlar için önemli bir kaynak sağlıyor. Şimşek, küresel finansal koşulların 2025’te daha elverişli hale geleceğini, ticaret ortaklarının büyüme performansının iyileşeceğini öngörüyor. Bu durum, Türkiye’nin ihracat odaklı büyüme modelini destekleyecek bir fırsat olarak öne çıkıyor.
Yatırımcılar için olumlu sinyaller
Türkiye’nin büyüme tahminindeki artış, yatırımcı güvenini güçlendiren bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Şimşek, ekonomi politikalarının öngörülebilirliği artırdığını ve yatırım ortamını iyileştirdiğini belirtiyor. Vergi reformları, yeşil ve dijital dönüşüm projeleri ile enerji bağımlılığını azaltmaya yönelik adımlar, büyümenin sürdürülebilirliğini destekleyen unsurlar arasında. Ayrıca, petrol fiyatlarındaki düşüş ve avro-dolar paritesindeki iyileşme, Türkiye’nin cari açığını daha da azaltabilir.
Hükümet, bütçe açığını 2025’te yüzde 3 civarına çekmeyi hedefliyor. Şimşek, bu mali disiplinin enflasyonla mücadelede Merkez Bankası’na destek sağladığını ve uzun vadeli büyüme için kritik olduğunu vurguluyor. Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi Programı ve yeni teşvik sistemleri gibi arz yönlü politikalar, sanayi üretimini ve ihracatı güçlendirmeyi amaçlıyor. Türkiye, bu politikalarla küresel ekonomik dalgalanmalara karşı dayanıklılığını artırmayı hedefliyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: