Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 19 Haziran Perşembe günü yapılan Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında, politika faizini yüzde 46 seviyesinde sabit bırakma kararı aldı. Karar, ekonomistlerin büyük çoğunluğunun beklentileriyle uyumlu olurken, piyasalarda dikkatler enflasyon görünümü ve jeopolitik risklere çevrildi. TCMB, gecelik borç alma faiz oranını yüzde 44,50, borç verme faiz oranını ise yüzde 49’da sabit tuttu. Kurul, sıkı para politikası duruşunun enflasyonda kalıcı düşüş sağlanana kadar devam edeceğini vurguladı. İşte kararın detayları ve ekonomik yansımaları.
Faiz kararı ve PPK’nın gerekçeleri
TCMB Para Politikası Kurulu, Başkan Fatih Karahan liderliğinde toplandı ve oy birliğiyle politika faizini yüzde 46’da sabit tuttu. Kurulun açıklamasında, nisan ayında enflasyonun ana eğiliminde bir miktar yükseliş gözlense de, mayıs ayında bu eğilimin gerilediği belirtildi. Yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme gibi faktörlerin, dezenflasyon sürecini desteklediği ifade edildi. Ancak, hizmet enflasyonundaki katılık ve jeopolitik risklerin enerji fiyatları üzerindeki olası etkileri, Kurul’un temkinli duruşunu pekiştirdi. TCMB, “Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır” diyerek, veri odaklı ve ihtiyatlı bir yaklaşımı sürdüreceğini bildirdi. Karar metni, beş iş günü içinde yayımlanacak PPK özetiyle daha ayrıntılı açıklanacak.
Piyasa beklentileri ve ekonomik bağlam
Karar öncesi yapılan beklenti anketlerinde, 23 ekonomistten 19’u faizin yüzde 46’da sabit kalacağını tahmin etmiş, sadece dördü 100-350 baz puanlık bir indirim öngörmüştü. Nisan ayında politika faizini 350 baz puan artırarak yüzde 46’ya yükselten TCMB, o tarihten bu yana faizde değişiklik yapmadı. Nisan ayı enflasyonu yüzde 3 olarak açıklanmış, yıllık enflasyon ise yüzde 47,09’a gerilemişti. Ancak, İsrail-İran arasındaki gerilim ve Hürmüz Boğazı’nda artan riskler, Brent petrol fiyatlarını 75 doların üzerine taşıyarak enerji maliyetlerini artırdı. Bu durum, Türkiye’de akaryakıt fiyatlarına zam olarak yansıdı ve enflasyon üzerinde baskı oluşturdu. Ekonomistler, TCMB’nin bu nedenle faiz indirimine gitmek yerine mevcut sıkı duruşu koruduğunu değerlendiriyor. Borsa İstanbul’da BIST 100 endeksi, karar öncesi günü yüzde 1,54 kayıpla 9.196,13 puandan tamamlamıştı; karar sonrası piyasaların sınırlı bir tepki vermesi bekleniyor.
Gelecek projeksiyonlar ve jeopolitik riskler
TCMB’nin kararı, küresel ve bölgesel gelişmelerle birlikte değerlendiriliyor. ABD Merkez Bankası’nın (Fed) 18 Haziran’da faizi yüzde 4,25-4,50 aralığında sabit tutması ve Trump yönetiminin tarifelerinin enflasyonist etkilerine yönelik belirsizlikler, TCMB’nin temkinli duruşunu destekledi. Kurul, enflasyonun orta vadede yüzde 5 hedefine ulaşması için tüm para politikası araçlarını kararlılıkla kullanacağını belirtti. Uzmanlar, 24 Temmuz’daki bir sonraki PPK toplantısına kadar döviz kuru, enerji fiyatları ve iç talep göstergelerinin yakından izleneceğini ifade ediyor. Bazı analistler, enflasyonda kalıcı bir düşüş sağlanırsa faiz koridorunun üst bandında (yüzde 49) bir normalleşmeye gidilebileceğini, ancak politika faizinde indirim için henüz erken olduğunu düşünüyor. Jeopolitik risklerin, özellikle Orta Doğu’daki çatışmaların, TCMB’nin kararlarını etkilemeye devam etmesi bekleniyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: