Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, 22 Haziran’da ABD’nin İran’ın Fordo, Natanz ve İsfahan nükleer tesislerine düzenlediği hava saldırılarına sert tepki gösterdi. “Savaş Türkiye’nin kapısında” diyerek bölgesel çatışmanın küresel bir felakete dönüşebileceği uyarısında bulunan Davutoğlu, saldırıyı “uluslararası hukuku çiğneyen bir zorbalık” olarak niteledi. Türkiye’yi askeri, ekonomik ve siyasi tahkimata çağıran Davutoğlu, 10 maddelik bir eylem planı sundu. İşte açıklamanın detayları ve önerdiği adımlar.
Davutoğlu’nun tepkisi: Saldırı hukuksuz ve kasıtlı
Davutoğlu, ABD’nin saldırısını, İsrail’in Gazze’deki soykırımını örtmek ve ABD-İran nükleer müzakerelerini sabote etmek için düzenlendiğini savundu. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Direktörü Rafael Grossi’nin 20 Haziran’da İran’ın nükleer silah üretimi için sistematik bir planı olmadığını açıklamasından iki gün sonra saldırının gerçekleşmesini “tesadüf değil, kasıtlı” olarak değerlendirdi. Saldırının, İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi’nin Avrupa dışişleri bakanlarıyla Cenevre’de görüşmesinden iki gün sonra, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) toplantısından saatler sonra ve NATO zirvesinden iki gün önce yapılmasını, “İslam dünyasına hakaret ve NATO’ya emrivaki” olarak nitelendirdi. “Netanyahu’nun fundamentalist siyonizmi ile Trump’ın evangelist siyonizmi ittifakından akılcı bir tutum beklenemez” diyen Davutoğlu, Türkiye’nin bu “sistemik deprem” karşısında acil önlem alması gerektiğini vurguladı.
10 maddelik eylem planı
Davutoğlu, Türkiye’nin savaş riskine karşı atması gereken adımları 10 maddede özetledi:
- Milli güvenlik stratejisinin yenilenmesi: Yeni tehdit unsurları göz önünde bulundurularak güvenlik politikaları güncellenmeli, tüm kurumlar bu stratejiye uyum sağlamalı.
- Savunma sanayi koruması: İsrail-İran saldırılarından ders alınarak savunma tesisleri için özel güvenlik yapılanmaları oluşturulmalı.
- NATO ve ABD üslerinin kontrolü: Kürecik gibi stratejik tesisler tamamen Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yönetimine geçmeli, Türkiye’yi İsrail safında konumlandıracak üs kullanımlarına izin verilmemeli.
- İç cephe tahkimi: Toplumsal dayanışmayı güçlendirmek için “Terörsüz Türkiye” hedefi, “Terörsüz Bölge” vizyonuyla genişletilmeli.
- Ulusal uzlaşı ve demokratikleşme: Kapsamlı bir eylem planıyla iktidar ve muhalefet arasında diyalog zeminleri kurulmalı.
- Bölgesel diplomasi: Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2003 Irak müdahalesi öncesinde olduğu gibi bir bölge turuna çıkmalı ve bölge ülkelerini kapsayan bir zirve düzenlenmeli.
- Gazze’ye destek zirvesi: Farklı kıtalardan Gazze’yi destekleyen ülkelerle bir zirve yapılarak mesele evrensel bir çerçeveye taşınmalı.
- Nükleer silahsızlanma girişimi: 2010’daki Türkiye-Brezilya arabuluculuğu gibi, bölgenin nükleer silahlardan arındırılması için küresel bir girişim başlatılmalı.
- Ekonomik hazırlık: Savaşın yayılma ihtimaline karşı tarım ve gıda sektöründe kapsamlı bir ekonomik program açıklanmalı, don ve kuraklıktan etkilenen ürünlerde açık önlenmeli.
- Uyuşturucuyla mücadele: İç cepheyi güçlendirmek için uyuşturucu yayılımına karşı seferberlik başlatılmalı, kamu düzeni sağlanmalı.
Davutoğlu, “Savaş kapıdaysa önce iç cephenizi tahkim edeceksiniz” diyerek, Türkiye’deki uyuşturucu sorununun cinayetlerin %60’ını, saldırıların %40’ını ve tecavüzlerin %33’ünü tetiklediğini belirtti ve bu konuda acil önlem çağrısı yaptı.
Türkiye’nin pozisyonu ve olası adımlar
Davutoğlu’nun açıklaması, Dışişleri Bakanlığı’nın “Bu felaket senaryosunun hayata geçmesini istemiyoruz” ve AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in “Çatışmalar en kötü senaryoları tetikleyebilir” mesajlarıyla paralel bir endişeyi yansıtıyor. Türkiye, NATO üyesi olarak ABD ile ittifakını sürdürürken, İran’la komşuluk ilişkilerini ve İİT’deki lider rolünü dengelemeye çalışıyor. Davutoğlu’nun önerdiği bölgesel zirve, 2003’teki Irak müdahalesi öncesi diplomasi modeline dayanıyor; ancak İran’ın misilleme tehditleri ve Hürmüz Boğazı’ndaki gerilim, bu girişimi zorlaştırabilir. Petrol fiyatlarının %10 artarak 79 dolara ulaşması, Türkiye ekonomisini etkileyebilir. Davutoğlu’nun “iç cephe tahkimi” ve “demokratikleşme” vurgusu, iç politikada muhalefetle iş birliğini artırma çağrısı olarak da okunuyor. Türkiye’nin, BM ve İİT platformlarında arabuluculuk rolünü güçlendirmesi ve ekonomik krizlere karşı tarım odaklı bir program başlatması, önerilerin uygulanabilirliğini artırabilir. Ancak, NATO zirvesi öncesi ABD’nin tutumu ve İran’ın tepkileri, Türkiye’nin manevra alanını sınırlıyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: