Suriye, yıllar süren iç savaşın ve otoriter rejim baskısının ardından yeni bir döneme girmiş görünüyor. 2025 itibarıyla Beşar Esad’ın iktidar üzerindeki etkisinin büyük oranda zayıflamasıyla birlikte, ülkenin bazı bölgelerinde daha özgür bir ifade ortamı ve toplumsal canlanma gözlemleniyor. Yerel meclis girişimleri, kadınların sivil hayattaki artan rolü ve kültürel üretimin yeniden canlanması, bu sürecin sembolleri arasında.
Ancak bu özgürlük alanı hâlâ sınırlı ve kırılgan. Özellikle kuzeydoğu Suriye’de özerk yapılar altında örgütlenen bölgelerde daha katılımcı yönetim modelleri deneniyor olsa da, bu yapılar uluslararası alanda tanınmadığı gibi iç güvenlik tehditleriyle de karşı karşıya.
Dış güçlerin etkisi sürüyor
Suriye’deki mevcut siyasi yapı hâlâ Rusya, İran, ABD ve Türkiye gibi dış aktörlerin askeri ve diplomatik hamlelerine bağımlı. Her biri farklı çıkarları temel alan bu güçler, Suriye topraklarında nüfuz alanlarını korumaya çalışıyor. Bu durum, halkın kendi kaderini tayin etme iradesini sınırlandıran önemli bir unsur olarak öne çıkıyor.
Esad sonrası dönemde de bazı bölgelerde, özellikle Dera, Hama ve İdlib çevresinde güvenlik güçlerinin yeniden örgütlenerek halk üzerindeki kontrolünü artırdığına dair raporlar uluslararası gözlemciler tarafından bildiriliyor. Bu da kazanılan özgürlüklerin kalıcı olmadığını gösteren uyarı niteliğinde veriler sunuyor.
Ekonomik kriz özgürlükleri tehdit ediyor
Suriye ekonomisi hâlâ çökmüş durumda. Enflasyon, işsizlik ve temel ihtiyaçlara erişimde yaşanan zorluklar, halkın hem fiziksel hem de psikolojik olarak yeniden baskıya açık hale gelmesine yol açıyor. Özgürlük alanlarının sürdürülebilir olması, yalnızca politik reformlarla değil, aynı zamanda ekonomik istikrarla da doğrudan bağlantılı.
Yerel halkın alternatif yönetim modellerine olan inancı, doğrudan günlük yaşam koşullarına bağlı. Eğer bu alanlarda ciddi iyileşmeler sağlanamazsa, halkın otoriter çözümlere yeniden yönelme riski bulunuyor.
Uluslararası toplumun desteği belirleyici olacak
Uzmanlar, Suriye halkının elde ettiği özgürlüklerin kalıcı olabilmesi için uluslararası toplumun daha kararlı bir siyasi ve insani destek sunması gerektiği görüşünde birleşiyor. Özellikle hukukun üstünlüğü, insan hakları ve yerel yönetimlerin tanınması gibi konularda verilecek destek, bu kırılgan süreci sağlamlaştırabilir.
Ancak güncel küresel gelişmeler, Suriye’nin yeniden uluslararası ajandada öncelik kazanmasını zorlaştırıyor. Ukrayna Savaşı, Gazze Krizi ve Çin-Tayvan gerilimi gibi meseleler, büyük aktörlerin dikkatini Suriye’den uzaklaştırmış durumda.
Kazanımların korunması halkın ve dünyanın ortak sorumluluğu
Suriye halkı için Esad sonrası dönem umut verici başlangıçlar barındırsa da, bu sürecin kalıcı bir demokrasiye dönüşmesi henüz garanti altında değil. Özgürlük alanlarının korunması; hem yerel iradenin güçlendirilmesine hem de uluslararası topluluğun aktif desteğine bağlı. Aksi takdirde, halkın yeniden baskıcı rejimlere ya da dış müdahalelere teslim edilmesi riski hâlâ masada.
Yorumlar
Kalan Karakter: