Ortadoğu’da 2023’ten beri hızlanan çatışmalar, sadece toprak veya siyasi egemenlik mücadelesi değil. Jerusalem’de, Al-Aqsa Camii’nin bulunduğu 144 dönümlük alanın altında yatan kadim sırlar, kehanetler ve antik enerji teknolojileri, bugünkü bombardımanların asıl tetikleyicisi olarak gösteriliyor. Üçüncü Tapınak’ın inşası için Al-Aqsa’nın yıkılması gerektiği inancı, İsrail’in aşırı sağ kesimlerinde açıkça dile getiriliyor ve bu hedef, bölgedeki gerilimin en derin kökü olarak öne çıkıyor.
İsrail-Filistin savaşı, yüzeyde “7 Ekim saldırısı ve misilleme” gibi görünse de, perde arkasında binlerce yıllık bir hesaplaşma sürüyor. Süleyman Tapınağı’nın iki kez yıkılıp yeniden inşa edilmesi, Yahudi eskatolojisinde “üçüncü ve son tapınak” ile kıyamet savaşını başlatacak anahtar olay kabul ediliyor. Bu inanç, özellikle Siyonist Evanjelik çevrelerde ve İsrail’in mevcut koalisyon hükümetinde baskın hale gelmiş durumda.
Süleyman Tapınakları ve Jerusalem’in Enerji Merkezi Konumu
İlk Tapınak, MÖ 957’de Kral Süleyman tarafından tamamlandı ve MÖ 586’da Babil orduları tarafından yerle bir edildi. İkinci Tapınak MÖ 516’da yükseldi, MS 70’te ise Romalı Titus’un lejyonları tarafından tamamen yok edildi. Üçüncü Tapınak’ın temelinin atılması, Yahudi mesihçiliğinde “Mesih’in gelişinin” ve ardından Ermageddon’un (kıyamet savaşı) habercisi sayılıyor.
Al-Aqsa’nın bulunduğu Haram-üş-Şerif, dünyanın en güçlü ley hatlarının kesişim noktasında yer alıyor. Kadim metinlere göre bu alan, frekans dengesini sağlayan dev bir rezonatör işlevi görüyor. Tapınak Dağı’nın altında olduğu iddia edilen Ahit Sandığı’nın yeniden ortaya çıkarılması ve Üçüncü Tapınağa yerleştirilmesi, bu enerji sistemini yeniden aktive ederek “kıyamet sürecini” başlatacağı düşüncesi, aşırı sağ Siyonist grupların ana motivasyonu haline gelmiş durumda.
Ahit Sandığı: Kadim Bir Enerji Silahı mı?
Tevrat’ın Çıkış Kitabı’nda detaylı ölçüleri verilen Ahit Sandığı, akasya ağacından yapılmış, içi ve dışı altınla kaplı, iki yanında taşıma sırıkları bulunan 110x70 cm’lik bir kutu. Üstünde iki kerubim (kanatlı melek) figürü var ve çivi kullanılmadan inşa edilmiş. Bu özellikler, sandığın yüksek voltajlı bir kapasitör veya frekans dönüştürücü olduğunu düşündürüyor.
Büyük Piramit’in Kral Odası ölçüleri ile sandığın boyutları arasında matematiksel oran uyumu dikkat çekiyor. Mısır’dan çıkış sırasında Firavun’un peşine düşmesinin sebebi olarak sandığın içerdiği güç gösteriliyor. Levili rahiplerin özel DNA yapısı sayesinde sandığı taşıyabildiği, temas edenlerin ise anında öldüğü Tevrat’ta açıkça belirtiliyor. Bu detaylar, sandığın sıradan bir dini obje değil, ileri bir teknoloji ürünü olduğunu işaret ediyor.
Karanlık İdeoloji ve Greater Israel Projesi
Güncel çatışmalarda kullanılan bazı söylemler, işin ideolojik derinliğini ortaya koyuyor. Filistinliler, bazı İsrailli yetkililer tarafından “Amalek halkı” ile özdeşleştiriliyor ve Tevrat’taki “Amalek’i tamamen yok edin” emri gerekçe gösteriliyor. Greater Israel haritaları, Fırat’tan Nil Nehri’ne kadar uzanan bir coğrafyayı kapsıyor.
Hastane ve okul saldırılarının sistematik hale gelmesi, çocuk ölümlerinin yüksek oranı, bu ideolojinin pratikteki yansıması olarak değerlendiriliyor. Evrim teorisinin “üstün ırk” söylemini beslediği, manyetik alanın son yıllarda hızla zayıfladığı ve savaşların bu zayıflamayı hızlandırarak kıyamet sürecini tetiklediği iddia ediliyor.
Jerusalem’deki gerilim, sadece iki halkın mücadelesi olmaktan çıkmış durumda. Kadim kehanetler, enerji teknolojileri ve mesiyanik beklentiler, bölgedeki ateşi körüklüyor. Üçüncü Tapınak için atılacak her adım, Ortadoğu’yu ve belki tüm dünyayı geri dönülmez bir çatışmaya sürükleyebilir. Bu döngü, binlerce yıldır devam ediyor ve görünen o ki, kolay kolay sona ermeyecek.
Yorumlar
Kalan Karakter: