AK Parti Grup Başkanvekili Bahadır Yenişehirlioğlu, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik sert sözlerini eleştirdi. Özel’in ifadeleri, siyasi üslup ve nezaket tartışmalarını bir kez daha gündeme taşırken, Yenişehirlioğlu’nun açıklamaları kamuoyunda geniş yankı buldu. Türk siyasetinde artan gerilim, liderlerin söylemlerinin toplum üzerindeki etkisine dair soruları yeniden öne çıkardı.
Siyasi Üslupta Nezaket Krizi
Yenişehirlioğlu, Özel’in Erdoğan’a yönelik sözlerini “haddini aşan ifadeler” olarak nitelendirerek, bu söylemin sadece bir lidere değil, milletin iradesine ve ahlaki değerlerine de bir saygısızlık olduğunu savundu. Eleştiri ile hakaret arasındaki çizginin kaybolduğunu belirten Yenişehirlioğlu, Özel'in kullandığı dilin öfkeden beslenen bir anlayışın ürünü olduğunu vurguladı. Siyasetin, milletin kaderine dokunma sanatı olduğunu ifade eden Yenişehirlioğlu, nezaketin bu sanatın temel taşı olması gerektiğini dile getirdi.
Öfke Yerine Sağduyu Çağrısı
Yenişehirlioğlu’nun açıklamalarında, siyasetin korkulara, intikam arzularına ve öfkeye kurban edilmek istendiğine dikkat çekildi. Türk siyasetinde sağduyunun yeniden hakim olması gerektiğini savunan Yenişehirlioğlu, öfkeyle yapılan siyasetin toplumsal yaralar açtığını belirtti. Milletin sesine kulak vererek, gönlüne dokunarak siyaset yapmanın önemine vurgu yapan Yenişehirlioğlu, bu yaklaşımın AK Parti’nin temel ilkesi olduğunu ifade etti.
Edep ve Hakikat Vurgusu
Siyasi söylemlerde edep ve hakikatin önemine değinen Yenişehirlioğlu, sözün mayasında edep yoksa, o sözün hezeyan taşıyacağını savundu. AK Parti’nin dava şuuruyla hareket ettiğini ve kavgadan uzak durduğunu belirten Yenişehirlioğlu, izzetli bir duruşun ecdattan öğrenilen bir miras olduğunu vurguladı. Bu açıklamalar, siyasetin yapıcı bir zeminde yürütülmesi gerektiği mesajını güçlendirdi.
İşte Yenişehirlioğlu'nun o açıklaması...
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik haddini aşan ifadeleri, siyasette düşülen seviyeyi değil, artık siyasetin özünden nasıl uzaklaşıldığını göstermektedir.
Bu söz, sadece bir lidere değil; onun şahsında milletin iradesine, inancına ve ahlaki değerlerine yönelmiş ağır bir saygısızlıktır. Eleştiriyle hakaretin, muhalefetle nefretin birbirine karıştırıldığı bu dil; sağduyudan değil, öfkeden beslenen bir anlayışın ürünüdür. Ne yazık ki bugün Türkiye’de siyaset, birilerinin korkularına, intikam arzularına ve öfke nöbetlerine kurban edilmek isteniyor.
Oysa siyaset, bir milletin kaderine dokunma sanatıdır. Bu sanat, nezaketle yapılırsa iz bırakır; öfkeyle yapılırsa yara açar.
Biz, milletin sesine kulak vererek, gönlüne dokunarak siyaset yapıyoruz. Çünkü biz, izzetle yürümenin ne demek olduğunu ecdadımızdan öğrendik. Bu yüzden bağırarak değil, adanarak konuşuruz; kavgayla değil, dava şuuru ile hareket ederiz.
Sözün mayasında edep yoksa, o söz hakikati değil hezeyanı taşır.
Yorumlar
Kalan Karakter: