İrlanda’da yürütülen yeni bir arkeogenetik araştırma, 5.000 yıllık Neolitik döneme ait anıtsal mezarların yalnızca hanedan üyelerine değil, toplumun farklı kesimlerine ait olduğunu gösterdi. Dublin Üniversitesi ve University College London iş birliğinde gerçekleştirilen çalışma, özellikle Newgrange ve Knowth gibi yapılar üzerinde yoğunlaştı.
Araştırmacılar, bu mezarların toplulukların ortak hafızası ve kimliği açısından sembolik alanlar olduğunu vurguladı.
Mezar yapılarında genetik çeşitlilik dikkat çekiyor
DNA analizleri, mezarlarda gömülü bireyler arasında doğrudan kan bağı bulunmadığını ortaya koydu. Bu da mezarların tek bir soya ya da hanedana değil, farklı topluluklardan gelen bireylere açık olduğunu gösteriyor. Genetik çeşitlilik, topluluklar arası etkileşimin ve evliliklerin yaygın olduğunu da ortaya koyuyor.
Sosyal statü değil, kültürel bağlar belirleyici olabilir
Araştırmanın bulguları, mezar yapılarının kullanımında sosyal hiyerarşiden çok kültürel pratiklerin etkili olduğunu gösteriyor. Gösterişli mezar yapılarının içinde yer alan düzenlemeler, bu alanların sadece elit sınıfa değil, farklı sosyal katmanlara hitap ettiğini ortaya koyuyor.
Araştırma tarih öncesi sosyal yapıya dair ezberleri bozuyor
University College Dublin’den genetik antropolog Dr. Lara Cassidy, “Bu çalışma, erken toplum yapısının kolektif bir anlayışla inşa edildiğini gösteriyor. Mezarlar, sadece ölü gömme alanları değil, toplumsal hafızanın ve birlikteliğin ifadesidir” dedi.
Cassidy’ye göre bu bulgular, Neolitik dönemde Avrupa’daki toplum modelleri hakkında yeni bir değerlendirme yapılmasını gerekli kılıyor.
Newgrange gibi yapılar kolektif hafızayı temsil ediyor
Newgrange, Knowth ve benzeri anıt mezarların güneşle hizalanmış koridorları, dikkatle yerleştirilmiş taş dizileri ve sembolik biçimleri, bu yapıların sadece defin alanları değil; toplumsal birlikteliğin, kozmolojik inançların ve ortak hafızanın mekânları olduğunu ortaya koyuyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: