Marmara Denizi, 6 Haziran akşamı saat 21.39’da 3.1 büyüklüğünde bir depremle sarsıldı. Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nün verilerine göre, sarsıntı 8.6 kilometre derinlikte gerçekleşti. Aynı gün Ege Bölgesi’nde yaşanan depremlerin ardından gelen bu hareketlilik, bölgede kısa süreli bir tedirginlik yarattı. Deprem, özellikle İstanbul, Tekirdağ ve Yalova gibi kıyı illerde hafif şekilde hissedildi.
Herhangi bir can kaybı veya maddi hasar bildirilmeyen sarsıntı, Marmara’nın sismik açıdan hassas yapısını bir kez daha hatırlattı. Uzmanlar, bu tür küçük ölçekli depremlerin bölgedeki fay hatlarındaki enerji birikimini yansıtabileceğini, ancak doğrudan büyük bir depremin habercisi olmadığını belirtiyor. Yetkililer, vatandaşları deprem hazırlığı konusunda bilinçli olmaya ve resmi duyuruları takip etmeye çağırıyor.
Depremin özellikleri ve hissedilen etkileri
Deprem, Marmara Denizi’nin Silivri açıklarında, Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın batı segmentinde meydana geldi. 3.1 büyüklüğündeki sarsıntı, yerin 8.6 kilometre derinliğinde oluştu ve yüzeye yakınlığı nedeniyle kıyı bölgelerinde hafif bir titreşim olarak algılandı. İstanbul’un Avrupa Yakası’nda, özellikle Avcılar, Esenyurt ve Beylikdüzü gibi ilçelerde hissedilen deprem, Tekirdağ’ın Marmaraereğlisi ve Yalova’nın Çiftlikköy ilçelerinde de fark edildi. Kandilli Rasathanesi, depremin Mercalli şiddet ölçeğine göre II-III (zayıf-hafif) düzeyinde olduğunu bildirdi. Şu ana kadar herhangi bir hasar veya yaralanma ihbarı alınmazken, vatandaşların bir kısmı sosyal medyada kısa süreli panik yaşadığını ifade etti.
Marmara’nın sismik yapısı ve risk faktörleri
Marmara Denizi, Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın (KAF) batı uzantısında yer alıyor ve bu fay hattı, Türkiye’nin en aktif sismik bölgelerinden biri. 1999 Gölcük Depremi gibi yıkıcı olaylarla bilinen bu bölge, 7.0 ve üzeri büyüklükte deprem üretme potansiyeline sahip. 3.1 büyüklüğündeki bu deprem, hasar yaratma eşiğinin altında olsa da, uzmanlar Marmara’daki sismik hareketliliğin sürekli izlenmesi gerektiğini vurguluyor. 23 Nisan 2025’te Silivri açıklarında yaşanan 6.2 büyüklüğündeki deprem, bölgenin risklerini bir kez daha ortaya koymuştu. Küçük ölçekli sarsıntılar, fay hatlarındaki stres birikimini hafifletebilse de, büyük deprem riskini ortadan kaldırmıyor. İstanbul’un yoğun nüfusu ve altyapısı, olası bir büyük depremin etkilerini artırabilecek bir faktör olarak öne çıkıyor.
Vatandaşlara ve yetkililere yönelik öneriler
Yetkililer, Marmara’daki bu tür sarsıntıların rutin olduğunu, ancak deprem hazırlığının her zaman öncelikli olması gerektiğini belirtiyor. AFAD, vatandaşlara deprem çantası hazırlama, bina güvenliğini kontrol etme ve acil durum planları oluşturma çağrısında bulundu. Uzmanlar, özellikle kıyı bölgelerindeki zayıf zeminli alanlarda yaşayanların binalarının deprem dayanıklılığını gözden geçirmesini öneriyor. Depremin ardından artçı sarsıntıların devam edebileceği uyarısı yapılırken, vatandaşların panik yapmadan resmi kurumların açıklamalarını takip etmesi gerektiği vurgulandı. Ege ve Marmara’daki ardışık sarsıntılar, Türkiye’nin deprem gerçeğine karşı toplumsal farkındalığı artırma ihtiyacını bir kez daha ortaya koydu.
Yorumlar
Kalan Karakter: