Dünya haritalarının mürekkebi henüz kurumadı. 100 yıl önce cetvelle çizilen sınırlar, bugün "ekonomik bağımlılıklar", "vekil ordular" ve "sessiz istilalar" ile siliniyor. Orta Doğu'nun kalbi sayılan Körfez, tarihinin en büyük varoluş kriziyle karşı karşıya. ABD'nin çekildiği, Çin'in iştahla yaklaştığı, İsrail'in "Truva Atı" misali sızdığı bu coğrafyada tek bir soru var: Yüzyılın sonunda haritada kalacak mısınız, yoksa birer şirket devletine mi dönüşeceksiniz?
Bu nedenle, Yemen açıklarında vurulan gemilerden Pasifik'te bilenen kılıçlara; Ankara, Riyad, Kahire, İslamabad ve Doha hattındaki "5 Sütunlu Kurtuluş Doktrini"ni masaya yatırmak gerekmektedir.
İÇERİDEKİ "BRUTUS" VE İLLÜZYON: BAE SENDROMU
Suudi Arabistan, Batı medyası ve kapalı kapılar ardındaki planlarda "bölünmesi gereken bir pasta" olarak görülüyor. Ancak bu bölünme harita üzerinde değil; Riyad'ın "Siyasi İradesinin" bölünmesiyle hedefleniyor.
Bu senaryonun en sinsi aktörü ise yanı başındaki "Kardeş": Birleşik Arap Emirlikleri (BAE). Yemen sahası, bu ihanetin laboratuvarıdır. Kağıt üzerinde müttefik olan BAE, Yemen'in stratejik limanlarını işgal ederek Suudi Arabistan'ı güneyden kuşatmaktadır. Yemen açıklarında gemilerin vurulması, Abu Dabi'nin "İsrail'in ileri karakolu" olma hevesinin bedelidir. BAE, bölgenin tek "Batı uyumlu" lideri olmak istemekte, Suudileri yalnızlaştırmaktadır. Ancak unuttukları şudur: Çöl fırtınası çıktığında, Tel-Aviv'in demir kubbesi Abu Dabi'yi korumaz.
PASİFİK FIRTINASI VE "SESSİZ İSTİLA”
Körfez'in asıl kabusu, ABD veya İran değil; kendi demografik yapısıdır. Pasifik'te yaklaşan ABD-Çin savaşı öncesi; Çin ve Hindistan, enerji güvenliği için Körfez'i "arka bahçesi" olarak kodlamıştır.
- Demografik Tsunami: Suudi Arabistan, Katar ve BAE'de yerel halk, toplam nüfusa oranla kritik sınırdadır. Olası bir küresel kaosta, bölgedeki milyonlarca Asyalı "çalışan" ve savaştan kaçan göçmenler, bir anda "yerleşimciye" dönüşebilir.
- Yumuşak İşgal : Çin'in bir savaş sonrası bölgeye "vatandaşlarını koruma" bahanesiyle girmesi, Körfez'in Araplığını bitirecek, bölgeyi Asya'nın bir sömürgesi haline getirecektir. Bu, topla tüfekle değil, nüfus cüzdanıyla yapılan bir işgaldir.
KURTULUŞ REÇETESİ: 5 SÜTUNLU "İSLAM GÜVENLİK PAKTI"
Suudi Arabistan ve Körfez için parayla güvenlik satın alma devri bitmiştir. ABD güvenilmez, Çin emperyalist, İsrail ise işgalcidir. Tek çare, Sünni dünyanın 5 dev sütunu üzerine kurulu, "Kader Ortaklığı"na dayalı bir savunma paktıdır.
Bu paktın görev dağılımı şöyledir:
- AKIL ve ZIRH (TÜRKİYE): Paktın stratejik beyni ve kılıcıdır. NATO standardındaki ordusu, savaş tecrübesi ve yerli savunma sanayii (İHA/SİHA, Deniz Gücü) ile paktın konvansiyonel koruyucusudur.
- SERMAYE ve MANEVİYAT (SUUDİ ARABİSTAN): Paktın finansal motoru ve dini merkezidir. Petrol gelirlerini ABD tahvillerine değil, bu ortak ordunun kalkınmasına yatırmalıdır.
- İNSAN GÜCÜ ve KALE (MISIR): Arap dünyasının kalbidir. Tarihsel derinliği ve güçlü kara ordusuyla, Kızıldeniz ve Doğu Akdeniz hattının bekçisidir.
- SİGORTA ve CAYDIRICILIK (PAKİSTAN): Paktın "Dokunulmazlık" mührüdür. Nükleer gücüyle, İsrail dahil hiçbir gücün bu ittifaka topyekün saldırmayı aklından bile geçirememesini sağlar.
- SES ve SİNİR SİSTEMİ (KATAR): Paktın küresel iletişim ve enerji diplomatıdır.
- Medya: Al Jazeera gücüyle İslam dünyasının tezlerini dünyaya anlatacak tek mekanizmadır.
- Afrika Kilidi: Afrika'daki finansal ve diplomatik ağıyla, Türkiye ile birlikte Kara Kıta'nın kapılarını tutar.
İRAN İLE "SAADABAD 2.0": KONTROLLÜ KOMŞULUK
Bu 5'li pakt, İran'a karşı bir savaş ilanı değildir; bilakis bölgedeki güç boşluğunu doldurarak İran'ın agresifleşmesini önleyen bir "Denge Unsuru"dur.
- Bahçe Duvarı Stratejisi: İran bu binanın "taşıyıcı kolonu" olamaz (kodlarında yazılı rejim ihracı refleksinden vazgeçmemesi nedeniyle). Ancak binanın dışındaki "dost bahçe duvarı" olabilir.
- Teklif: İran ile "Saldırmazlık ve Ticaret Paktı" (Modern Saadabad Paktı) imzalanmalıdır. Mesaj nettir: "Vekil güçlerini geri çek, Şii yayılmacılığını sınırlarında tut; biz de seni Batı/İsrail kuşatmasına karşı ticari olarak boğmayalım."
BAE'YE SON ÇAĞRI VE TÜRKİYE 2.0 VİZYONU
Dünya yeniden kurulurken Türkiye; sadece kendi sınırlarını bekleyen bir ülke değil, İslam coğrafyasının güvenlik mimarisini çizen bir "Oyun Kurucu"dur.
Bu pakt kurulurken BAE'ye sunulacak seçenek tek ve kesindir: "Ya İsrail'in taşeronluğunu ve Yemen'deki ve Afrika’nın diğer bölgelerindeki bölücülüğü bırakıp ailenin (İslam dünyasının) evine dönersin ya da yaklaşan fırtınada yalnız kalırsın." BAE, bu paktın kurucusu olamaz ama "ıslah olursa" sığınanı olabilir.
Ankara, Kahire, Doha, İslamabad ve Riyad; omuz omuza verip "Bizim coğrafyamızda, bizim kurallarımız geçerlidir" demedikçe, petrol bittiğinde geriye sadece kum ve işgal edilmiş şehirler kalacaktır.
Yorumlar
Kalan Karakter: