Milli Saraylar Başkanlığı’na bağlı konservasyon ve restorasyon atölyelerinde titizlikle incelenen bu 200 yıllık eser, Kabe’nin yalnızca bir ibadet merkezi değil, aynı zamanda Osmanlı’nın kültürel hafızasında önemli bir yer tuttuğunu belgeliyor. Restorasyonun Temmuz 2025’te tamamlanması planlanıyor ve tablo, ilk kez sanatseverlerle buluşacak.
Tablo, minyatür sanatı temelli detaylarıyla dikkat çekiyor ve Sultan Abdülmecid dönemine ait olduğu düşünülüyor. Kabe’yi tavaf eden insanlar, Osmanlı askerleri, zemzem kuyuları ve Mimar Sinan’ın revakları gibi unsurları barındıran eser, dönemin sosyal ve mimari yapısına ışık tutuyor. Milli Saraylar Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Abdülhamit Tüfekçioğlu, tablonun hem dini hem de kültürel önemini vurgulayarak, Osmanlı’nın Kabe’ye duyduğu derin bağlılığı yansıttığını belirtti. Eser, bayram öncesi kamuoyunda büyük ilgi uyandırdı.
Tablo ve Restorasyon Süreci
Mescid-i Haram tablosu, Topkapı Sarayı’nın tekstil atölyesi’nde yürütülen restorasyon çalışmaları sırasında gün yüzüne çıktı. 103x133 cm boyutlarındaki eser, sekiz paftalı ahşap çerçeve’siyle dikkat çekiyor. Çerçeve, kırmızı kadife kaplama, altın yaldız bordürler ve ipek iplikle sarılmış çiçek motifleriyle süslenmiş. Anadolu Ajansı’na göre, restorasyon planı kapsamında mikroskobik ve infrared incelemeler, ön-arka yüzey temizliği, sağlamlaştırma ve koruma işlemleri tamamlandı. Çiçekli çerçeve alanlarının restorasyonu ise devam ediyor. Tablo, 19. yüzyıl başlarında, muhtemelen 1820-1840 yılları arasında çizildi. Ressamı bilinmese de, Osmanlı askerlerinin fesli üniformaları, eserin Sultan Abdülmecid dönemine ait olduğunu gösteriyor. Temmuz 2025’te tamamlanacak restorasyonun ardından tablo, Topkapı Sarayı’nda sergilenecek.
Eserin İçeriği ve Kültürel Önemi
Tablo, Kabe’nin etrafındaki tavaf alanını, ihramlı hacıları, zemzem kuyularını, Makam-ı İbrahim ve Hicr-i İsmail gibi kutsal mekânları detaylıca resmediyor. Mimar Sinan’ın imzasını taşıyan revaklar ve artık mevcut olmayan bazı yapılar, esere tarihsel bir derinlik katıyor. Tüfekçioğlu, “Kabe’nin mimari yapısını ve ibadet şekillerini anlamak için bu tasvirler, o dönemde fotoğraf gibiydi” diyerek, eserin Osmanlı’daki manevi özlemi yansıttığını belirtti. Figürlerde Anadolu, Habeş ve Somali kökenli yüz hatları, Osmanlı’nın çok kültürlü yapısını gözler önüne seriyor. Fesli askerler, devletin Haremeyn’deki otoritesini temsil ediyor. Hürriyet’e göre, tablo, Hırka-i Saadet Dairesi’nde arife günleri yapılan dualarla bağlantılı olarak, sarayın Kabe’ye manevi bağlılığını simgeliyor.
Osmanlı’da Kabe Tasvirleri ve Saray Geleneği
Osmanlı sanatında 17. ve 18. yüzyıllarda Kabe tasvirleri, çini levhalar, minyatürler ve Hilye-i Saadet levhalarında yaygınlaştı. Tüfekçioğlu, Kara Ağalar Taşlığı’nın Haremeyn’le ilgili faaliyetlerden sorumlu olduğunu, Surre Alayı’nın hac hediyelerini organize ettiğini anlattı. Hırka-i Saadet Dairesi’nde, padişahların Arafat vakfesi’ne duayla katıldığı, bu tasvirlerin de Kabe’ye özlemi ifade ettiği belirtiliyor. Milliyet’e göre, tablo, Delail-ül Hayrat gibi ibadet kitaplarıyla birlikte, Peygamber’e salavat getirme geleneğini destekliyor. Eserin çiçek motifli çerçevesi, saray sanatındaki estetik inceliği yansıtıyor ve muhtemelen yüksek bir mevkiye hediye edildi. Restorasyonun tamamlanmasıyla, bu tablo Osmanlı’nın dini ve sanatsal mirasını gelecek nesillere aktaracak.
Yorumlar
Kalan Karakter: