Çizgi roman sanatı da yayıncılığı da yükselişe geçmiş olmalı ki artık kitap fuarlarında üvey evlat muamelesi görmüyor, aksine fuarların en popüler noktaları olarak öne çıkıyor.
Üvey Evlat Meselesi
Çizgi romanın öncüleri Avrupa’da ortaya çıkmış, ABD’de modern unsurlarına kavuşarak yaygınlaşmış, oradan da tüm dünyanın severek okuduğu bir sanata dönüşmüştür. Ancak olay bu ya, dünyaya çizgi roman sanatını yayan ABD 1950’lerin komünist avı sırasında çizgi roman yayıncılığını hedef almış haklı-haksız gerekçeleri kullanarak çizgi roman yayıncılığını kontrol etmeye başlamıştır.
Bunun için de pedagoji bahanesinin ardına sığınan FBI ek olarak yalan haberlerle halkı korkutmanın yanı sıra kilise cemaatlerinin de desteğini alarak yayın evi kapatmaktan sokaklarda “çizgi roman yakma” eylemlerine varan birçok yönteme başvurmuştur.
İşte bu “sansür” akımı hızla Avrupa’ya ve elbette bize sıçramıştır. İçinde görsel yoksa okuduğunu anlamayan “Cahillerin esperantosu” olarak adlandırılan çizgi roman “resim aptallığı” yapmakla suçlanmıştır. Ülkemize de “kaliteli edebiyatın” düşmanı ilan edilmiş yakın tarihlere kadar okunması engellenmiştir. Bu “cadı avı” okurların kendini gizlemesine, çizerlerinin birçoğunun ise kendini “karikatürist” olarak maskelemesine neden olmuştur.
Haliyle çizgi roman eseri, sanatçısı, okuru, yayıncısı hor görülmüş, fuarlardaki payları da hep sınırlı tutulmuştur.
Gel Zaman Git Zaman
1980’lerin ortasına kadar tüm engellemelere rağmen kendine okur bulabilen çizgi roman, ülkemizde gün gelmiş toplamda 2 binli satış rakamlarına düşmüştü. 90’ların başlarındaysa renkli ve orijinal boyutunda basılan bazı süper kahraman comicsleri 16 bin satış rakamını gördüyse de yayıncı gazetenin “az bularak” baskıyı durdurmasıyla yeniden durma noktasına dönmüştü.
Derken bu bayrağı alıp sırtlayanlarla yeni bir okur kitlesi oluşmaya başlamış, yeni ve cesur yayıncıların denemeleriyle istikrarlı olmasa da yeni bir çizgi roman geleneği oluşmaya başlamıştı.
Tarihi ve İtalyan western çizgi romanlarına rağbet azalırken yeni üniversiteli gençlere hitap eden mizah içerikli çizgi romanlara yer veren dergilerin satışları patlamış, comics okurları yeni yayınlarla hayranları oldukları kahramanları Türkçe okumaya başlamıştı.
Bu dönem mizah çizgi romanının fuarlarda özel geniş alanlarda imza etkinliği düzenlediğine şahitlik etmeye başlamıştık.
Ayrıca küçük yayın evleri de fuarlarda pek rağbet görmeseler de görünür olmaya başlamıştı.
Manga Çılgınlığı Başlıyor
Tarihler 2010’ları gösterdiğinde iki yayın evinin başlattığı Japon çizgi roman ekolü manganın ilk örneklerinin düzenli basılmasıyla birlikte yepyeni bir okur kitlesi ortaya çıkmıştı. Bu okur kitlesi genç, sadık, dinamik, sahiplenici ve talepkardı.
Böylece kostümlü etkinliklerden okur etkinliklerine kadar her alanda manga (ve animeyi) görünür kılan bu okur kitlesiyle ilerleyen yayın camiası onlarca farklı yayınla kitabevlerini domine etmeye başladı. Dahası, çizgi roman artık fuarlarda daha geniş yer kaplamaya başlamış oldu.
Fuarlar ve Çizgi Roman
Özellikle bu seneye dair bir panorama paylaşarak durumu özetlemek gerekirse şunları söyleyebilirim: Kitap Fuarları artık çizgi romancıların elinde.
İzmir fuarında çizgi roman yayıncılarına özel bir bölge ayrılmıştı ve bu bölge son derece geniş ve popülerdi.
Kocaeli fuarında yayıncılar birbirlerinden uzaktı ancak alana giren çocuklarla gençlerin ilk uğrak yerleriydi. Ayrıca bazı mangalara gelen şikayetler sebebiyle tartışmalı yasak uygulanması keyifleri kaçırmış olsa da sahafların satış noktalarında gördüğüm kadarıyla on bin kadar manga yer alıyor ve yoğun taleple satılıyordu.
Mizah çizgi romanları hemen hemen tüm fuarlardan uzak tutuluyordu.
Ankara fuarında çizgi romancılar yine hayli popülerdi.
TÜYAP 42. İstanbul Uluslararası Kitap Fuarı ise bana göre en belirleyici yerdi. Normalde hafta içi de sonu da çok ünlü yazarlarla çocuk edebiyatçılarının önlerinde uzun kuyruklar olurken bu sene bu pek nadirdi. Ayrıca etkinliklerde de durum benzerdi.
Buna karşın çizgi roman satış noktaları hınca hınç doluydu. Ayrıca karikatür ve çizgi roman atölyeleri (yakından yaşayarak gördüm) büyük ilgi gördü. Hatta Japonya’dan davet edilen bir sanatçının hayranlarının; deyim yerindeyse, kapıyı çerçeveyi kırarak alanları doldurduğu görüldü.
Yalnız çizgi roman satış alanları bu kadar ilgi görmüş olsa da imza etkinliklerine aynı oranda katılım olduğunu söylemek mümkün olmayacak. “Sonsuzluk Odası” çizgi romanımla, “Çizgi Romanın Dili ve Çeviri”, “Kağıtta Tiyatro: Çizgi Roman” ve “Ders Kitabı Arasında Çizgi Roman Okuyanlar” kitaplarımla iki farklı imza etkinliğinde yer alan biri; ve tabi diğer imza etkinliklerini gözlemleyen biri olarak, söylüyorum bu konuda alınacak çok yolumuz var daha.
Öte Yandan
Altını çizerek söylüyorum: Kitap fuarları bu gidişle üvey evlat çizgi romanın gelişimine ve taleplerine göre şekillenecek gibi görünüyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: