Galatasaray’ın Gençlerbirliği maçı, Beşiktaş’ın Samsunspor’la sorunları ve Fenerbahçe’nin hem lig hem de Avrupa’daki hayati mücadeleleri, taraftarları ve yönetimleri derin düşüncelere sürüklüyor. Bu üç olay kümesi, aslında Türk futbolunun stratejik ve yapısal sorunlarını; aynı zamanda büyük fırsatlarını da gözler önüne seriyor.
Galatasaray: VAR, Sakatlık ve Motivasyon Sorunu
Galatasaray – Gençlerbirliği maçında Okan Buruk’un kadro tercihleri ve müdahaleleri dikkat çekiciydi. Icardi ile başlamak, ardından Yusuf Demiri sahaya almak ve sonrasında Gündoğan hamlesi, taktiksel cesaretin işaretiydi. Ancak VAR uygulamasındaki tutarsızlık, taraftarın moralini sarstı. Barış Alper’in penaltı pozisyonunda VAR çağrılmaması ve Sallai’nin bacağında oluşan yaraya rağmen inceleme icin VAR heyetinden çağrıyapılmaması, herkesin esit olduğu adalet algısını ciddi şekilde zedeleyebilir.
Bu durum, Galatasaray’da yalnızca motivasyon krizine yol açmakla kalmıyor; rakip takımlarda da “VAR beni korur” hissi uyandırıyor. Uzun vadede bu, haksız avantajların normalleşmesine ve adaletin gölgelenmesine neden olabilir. Bu nedenle Galatasaray yönetiminin TFF’ye endişelerini güçlü bir şekilde iletmesi, hem sportif hem kurumsal açıdan acildir.
Bodo Glimt Provası ve Derbi Öncesi Gerilim
Galatasaray’ın Bodo Glimt maçı, derbi öncesi hem taktik hem mental prova anlamı taşıyor. Yoğun Şampiyonlar Ligi temposu, sakatlık sorunları ve sınırlı kadro seçenekleri Galatasaray’ı zorlasada, bu maçta gösterilecek karakter derbinin ipuçlarını verebilir. Ara transferde orta saha ve stoper bölgelerine yapılacak takviyeler, artık yalnızca bir seçenek değil zorunluluk haline gelmiş durumda.
Geçen haftaki yazımızda söylediğimiz gibi direk şampiyonlar Ligi’nde gerekse derbi Galatasaray’ın başarısını ilk 11’in kalitesi değil elde kalanların sürpriz performansları ve Konsantrasyonları belirleyecektir Gençlerbirliği maçında aylardır oynamayan Kazım Can örneğinde olduğu gibi
Beşiktaş: Huzurun Önemi
Beşiktaş’ın Samsunspor maçında ortaya çıkan görüntü, takım içi sorunları daha da görünür kıldı. Sergen Yalçın’ın takıma hakimiyeti sorgulanırken, oyuncular – özellikle Cengiz Ünder, Kökçü, Ndidi gibi isimler – saha içi uyum ve performans anlamında beklentilerin altında kaldı. Rafa Silva’nın açığını kapatamayan Beşiktaş’ta, en kritik sorun birlik ve güven eksikliği.
Bu tablo, sadece saha sonuçlarına değil yönetim ve taraftar ilişkilerine de yansıyor. Beşiktaş’ın geleceği için öncelik, oyuncular arasında birliği sağlamak ve iç huzuru yeniden tesis etmek olmalı.
Fenerbahçe: Moralli Ama Dikkatli
Rizespor karşılaşmasında Fenerbahçe, iki kez geriye düşmesine rağmen ikinci yarıda geri dönüş yaparak galibiyeti aldı. Bu, kadro kalitesinin ve mental dayanıklılığın göstergesi. Ancak tartışmalı ikinci sarı kart pozisyonu, Rizespor’un direncini ciddi şekilde sarstı. UEFA maçları ve yaklaşan Galatasaray derbisi öncesinde, bu tür stres faktörlerinin yönetilmesi kritik öneme sahip. Fenerbahçe, moralli derbiye çıkacak, ancak taraftar baskısı ve liderlik beklentisi de ek bir stres unsuru olarak devrede olacak
Fenerbahçe: Avrupa’da Hayati Mücadele
Fenerbahçe’nin 27 Kasım gunu Ferencváros maçı, Avrupa Ligi’nde kader belirleyici bir sınav. Sarı-lacivertliler, Kadıköy’de kritik bir galibiyet arıyor.
Ferencváros, Fenerbahçe için sadece grubun zayıf halkası değil; moral ve prestij açısından da geride bırakılamayacak bir engel. Transfermarkt’a göre Fenerbahçe’nin piyasa değeri, Ferencváros’un çok üzerinde. Bu fark, kağıt üstünde avantaj olarak görünse de, Avrupa kupalarında saha içinde her şey farklıdır.
Bu maç Fenerbahçe için sadece puan değil, özgüven yaratma açısından da büyük öneme sahip. Avrupa’da elde edilecek pozitif bir sonuç, ligdeki motivasyonu yükseltebilir; aynı zamanda yönetimin ve teknik ekibin planlarını doğrulama fırsatı sunar.
Karakter, Adalet ve Motivatör Etkisi
Bu haftaki kritik maçların ortak teması “karakter”: Galatasaray’ın sabrı ve adalet talebi; Beşiktaş’ın iç huzuru bulma savaşı; Fenerbahçe’nin Avrupa’da kendini kanıtlama arzusu. Tüm bunlar, sahada futbol kalitesinden daha fazlasına dair bir sınav.
Özellikle VAR kararlarının adalet zemini oluşturması, maçların sırrını belirleyecek. Eğer takımlar, sahada hak ettiklerini alabiliyorsa – itiraz değil, dürüst bir rekabet içinde –
Türk futbolu kazançlı çıkar.
Sonuç: Büyük Fırsat, Büyük Sorumluluk
Türk futbolu için bu hafta sonu, büyük bir fırsat ve eş zamanlı bir sorumluluk barındırıyor. Galatasaray, Beşiktaş ve Fenerbahçe’nin hikâyeleri sadece puanlardan ibaret değil; adalet, karakter ve stratejik vizyonla ilgili. Bu sınavda kazanan, sadece sezondaki başarıyı değil, Türk futbolunun uzun vadeli itibarını da şekillendirecek.
Taraftarların ve bizlerin beklentisi büyük: Maçlar sahada kazanılir , hakem kararları değil.
Daha temiz, daha adil ve daha rekabetçi bir Türk futbolu için tüm aktörlerin sorumluluklarını yerine getirmesini umut ediyorum
Derbi öncesi Galatasaray şampiyonlar Ligi’nde Fenerbahçe’ye UEFA Ligi’nde Samsunsporumuzu konferans Ligi’nde başarılar diliyorum
Yorumlar
Kalan Karakter: