Kimi zaman dışlanmış, aşağılanmış, yasaklanmış ve ötelenmiş; kimi zaman ise övülmüş, göklere çıkarılmıştır.
Yıllar boyunca radyolarda ve televizyonlarda arabesk şarkılara yer verilmedi. Bu şarkıları seslendiren solistler de aynı yasaklardan nasibini aldı. Oysa klasik müzik, rock, jazz, Türk sanat müziği, Türk halk müziği, pop jazz ve new age gibi “elit” kabul edilen türler her zaman geniş halk kitleleri tarafından hak ettiği değeri görürken, arabesk için aynı şey söylenemedi.
Halbuki duygu, duygudur; sevinç, sevinçtir; acı da aynı acıdır. Müzik, duygunun dili değil midir? Do aynı do, re aynı re… Birinin diğerinden farkı ne olabilir? Sonuçta hepsi dinlerken gözlerimizi doldurmuyor mu, yanaklarımızdan süzülen yaşlara eşlik etmiyor mu? İlla hepimiz “Love Story” ile mi dalıp gitmeliyiz uzaklara? Bazılarımız Ferdi Tayfur’un “Çeşme”siyle hüzünlenemez mi?
Dünyadaki her müzik türü aynı yedi notadan oluşmuyor mu? Olağanüstü permütasyon ve kombinasyonlarla şekillenen bu notalar, kanatlarında taşıdıkları duyguları dinleyenlerin kalbine aktarmıyor mu? “Gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar” ile efkarlanıp iç çeken biriyle “Sen sevdalı ben belalı”yı dinlerken iç çekenin duygusu arasında ne fark vardır ki?
Bir şarkı ya da enstrümantal eser, dinleyende duygusal karşılık buluyorsa tartışma burada kapanır. Ayrımcılık nasıl ki hayatın hiçbir alanında olmaması gereken bir şeyse, müzikte de olmamalıdır. Kim hangi şarkıda dertleniyorsa dertlensin; kime ne, bana ne… Her şeyden önce emeğe saygı duymamız gerekmez mi?
Bugün arabesk müzik fırtına gibi esiyor. Radyolarda, televizyonlarda, yanımızdan geçen arabalarda… Her yerde olmanın, zirvede olmanın tadını çıkarıyor. Eğri oturup doğru konuşmak gerekirse; Bergen’i, Esengül’ü, Kibariye’yi, Güllü’yü, Gönül Akkor’u, Orhan Gencebay’ı, Ferdi Tayfur’u, Selami Şahin’i dinleyip etkilenmemek mümkün mü?
Bir Ebru Gündeş’ten “Tanrı Misafiri”, Neşe Karaböcek’ten “İntizar”, Kibariye’den “Kimbilir”, Müslüm Gürses’ten “Hangimiz Sevmedik”, Orhan Gencebay’dan “Bir Teselli Ver”… Say say bitmez. Birbirinden değerli arabesk sanatçılarımız, birbirinden güzel şarkılarıyla kalplerimizi titretmeye devam ediyor.
Ve elbette Ümit Besen… Oluşturduğu kendine özgü müzik tarzı ile sesinin büyüsünü harmanlayıp kulvarında zirveden hiç inmeyen, “Nikah Masası” ile kalbimize demir atan, sayısız hit eseriyle hayatımıza güzellik katan, son çalışması “Seni Unutmaya Ömrüm Yeter mi” ile ortalığı kasıp kavuran kıymetlimiz… Onu sevgi ve saygıyla alkışlıyoruz.
Yorumlar
Kalan Karakter: